KÖRKÜLERALPEREN Dostluğa açılan el

SELÂMÜNALEYKÜM ZİYARETÇİ

 
  ANA SAYFA
  KUR'AN-I KERİM
  PEYGAMBERİMİZ
  EHL-İ SÜNNET
  SÜNNET-İ SENİYYE EDEPTİR
  ALDANAN KİM ?
  NAMAZ
  NAMAZIN ÖNEMİ
  RESİMLİ NAMAZ HOCASI
  NAMAZI TERK ETMENIN BAHANELERI
  CENNETLE MÜJDELENEN SAHABELER
  MEZHEBLER
  EVLİYALAR(Dinle)
  A-Z EVLİYA HAYATLARI (Oku)
  ÖRTÜNME ÇAĞRISI
  AİLE VE EĞİTİM
  ADAB-I MUAŞERET
  BÜYÜK İSLAM İLMİHALİ
  İletişim
  Sık kullanılanlara ekle
  İSLAM TARİHİ
  ALPEREN'CE
  OSMANLI DEVLETİ
  => Osmanlıyı anlamak kolay değil!
  => Osmanlı Devletinin Kuruluşu
  => Nüfusu ve Yönetim Şekli
  => İmparatorluğun Temelleri Atılıyor.1
  => İmparatorluğun Temelleri Atılıyor.2
  => Osmanlı Toprakları
  => Avrupa Siyaseti
  => Doğu Siyaseti
  => Deniz Siyaseti.1
  => Deniz Siyaseti.2
  => Osmanlı Toprakları Üzerinde Kurulan Devletler.1
  => Osmanlı Toprakları Üzerinde Kurulan Devletler.2
  => Osmanlı Toprakları Üzerinde Kurulan Devletler.3
  => Osmanlı Toprakları Üzerinde Kurulan Devletler.4
  => Anarşinin Hortlaması Ve Köprülüler
  => Felaket Seneleri.1
  => Felaket Seneleri.2
  => Bozgunlar Ve Nizamı Cedit
  => Yenileşme Hareketleri Ve Tanzimat
  => Tanzimat.1
  => Tanzimat.2
  => İkinci Meşrutiyet Ve Balkan Savaşı
  => Birinci Cihan Savaşı Ve İmparatorluğun Sonu.1
  => Birinci Cihan Savaşı Ve İmparatorluğun Sonu.2
  TÜRK-İSLAM ÜLKÜSÜ
  TÜRKİYENİN TANITIMI
  İSLAM DÜNYASI İŞKAL ALTINDA
Veda Hutbesi

NASİHAT

Oğul,
İnsanlar vardır,şafak vaktinde doğar Akşam ezanında ölürler. Avun oğlum avun, Güçlüsün,kuvvetlisin,akıllısın,kelamlısın Ama,bunları nerede,nasıl kullanacağını bilmezsen Öfken ve nefsin bir olup aklını yener, Sabah rüzgârlarında savrulur gidersin. Daima sabırlı,sebatlı ve iradene sahip olasın. Dünya senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmeyen gizemler,bilinmeyenler, Görülmeyenler, Ancak senin erdemlerinle Gün ışığına çıkacaklar. Ananı-atanı say.Bereket büyüklerle beraberdir. Bu dünya inancını kaybedersen Yeşilken çorak olur,çöllere dönersin. Açık sözlü ol. Her sözü üstüne alma,gördün söyleme,bildin bilme. Sevildiğin yere sık gidip gelme. Kalkar itibarın, muhabbet olmaz. Üç kişeye acı: Cahiller arasındaki alime, Zenginken fakir düşene, Hatırlı iken itibarını kaybedene. Unutmaki! Yüksekte yer tutanlar Aşağıdakiler kadar emniyette değildir.!

İMANLI ALPEREN GENÇLİK

İmparatorluğun Temelleri Atılıyor.2

Venedikle çıkan savaş, daha büyük çapta oldu. Padişah dördüncü ve beşinci seferini (1499. 1500) Venedik'in güney Mora'daki üslerini temizlemek gayesiyle yaptı. Bu arada Sapienza açık deniz muharebesinde Kemal ve Burak (Barak) reisler, Türklerin tarihteki ilk büyük deniz muharebesini kazandılar (28 Temmuz 1499). Bu büyük deniz vuruşmasında 400 harp gemisi ve on binlerce denizci karşı karşıya geldi. Venedik donanması, ağır hezimete uğradı.

 1502'de Venedik'le sulh yapıldı. Fakat aynı yıl İran İmparatorluğunda Akkoyunlu Türk hanedanı düştü ve yerine gene bir Türk hanedanından olan Şah İsmail Safevî geçti. İran'dan başka, Irak, Doğu Anadolu, Güney Kafkasya gibi ülkelere de hakim olan ve Türkiye'den sonra en güçlü devlet bulunan Safevî İmparatorluğu, Akkayonlular ve Osmanlılar gibi Sünnî değil, Şiî idi. Şah İsmail, kan, ateş ve hileyle mezhebini yaymaya çalışıyor ve Anadolu'yu tehdit ediyordu. Anadolu'da yer yer ayaklanmalar çıkardı. Bu durum II. Bayezid'in son yıllarını huzursuz kıldı. Sonunda sekiz oğlundan hayatta kalan üçünü küçüğü olan Yavuz Sultan Selim namına tahttan feragat etti ve az sonra öldü.

 Babası Fatih'tan sonra Osmanoğullarının en bilginidir. Değerli bestekârdı. Babası, dedeleri ve oğlu gibi büyük harp adamı değilse de orduya ve donanmaya çok dikkat etmiş, Türkiye'nin kudretini, titizlikle korumuş, yalnız son yıllarında Safevî baskısı altında bunalmıştır.

 Yavuz Sultan Selim, 42 yaşında tahta çıktı. Çok uzun müddet Trabzon sancak beyi olarak bir çok seferde bulunup tecrübe kazanmıştı. Türkiye'yi Safevî baskı ve hatta tehdidinden kurtarmak için ordu tarafından tahta çıkarılmış gibiydi. Bu misyonla, bir takım iç meseleleri hallettikten sonra derhal İran meselesini ele aldı.

 23 Nisan 1514'te Üsküdar'dan hareket etti. 2 Temmuz'da Sivas'a geldi ve ordusundan 40.000 kişiyi burada bıraktı. 100.000 kişi ile yoluna devam etti. 23 Ağustos'ta güney Azerbaycan'da Çaldıran sahrasında Şah İsmail'in 100.000 muharipten müteşekkil ordusunu yok etti. Şah, tesadüfen canını kurtardı. Yavuz, 16 Eylül'de İran Safevî Türk İmparatorluğunun taht şehrine girdi. Bu suretle dünyanın ikinci devletini bir müddet için olsun Türkiye'yi tehdit edemez hale getirdi.Şah İsmail, daha 10 yıl yaşadığı halde Çaldıran'ın öcünü almaya asla girişmedi. Gene bu zafer neticesinde Güneydoğu Anadolu ile Kuzey Irak, İran'dan Türkiye'ye geçti.

 Bu suretle Osmanlılar, Anadolu'da Türk birliğini gerçekleştirmiş oluyorlardı. İran'ın elinde Doğu Anadolu'da ancak küçük parçalar kalıyordu.O zamana kadar Dulkadir Türkmen beyliği (Maraş) Osmanlı'ya tabi idi. Yavuz, beyliği doğrudan doğruya ilhak edip ortadan kaldırmak isteyince Yavuz'un annesi Ayşe Hatun'un babası, yani padişahın ana tarafından dedesi olan Dulkadiroğlu Alâüddevle Bozkurt Bey direndi, 12 Haziran 1515'te Turna dağı muharebesi ile bu direniş ortadan kaldırılıp beylik Osmanlı topraklarına katıldı. Şiddetli Safevî savunması kırılarak 19 Eylül 1515'te de o zaman Amid denilen Diyarbakır alındı,
Diyar-ı Acem'den sonra sıra Diyar-ı Arab'a gelmiştiBurası da bir Türk devletinin elinde idi. Mısır, Suriye ve çevre ülkeleri ellerinde tutan Memlükler, Türkiye ve İran Türk imparatorluklarından sonra dünyanın en güçlü devletleri idiler. İslam halifesi de Memlûk sultanlarının himâyesinde Kahire'de yaşadığı, Kutsal Şehirler (Mekke, Medine, Kudüs) ellerinde olduğu için Memlûk imparatorluğunun manevî gücü de büyüktü.

 Yavuz Sultan Selim Han, 5 Haziran 1516'da ikinci sonuncu sefer-i hümayununa çıkmak üzere Topkapı sarayından Üsküdar ordugâhındaki otağ-ı hümayununa geçti. Çukurova'ya geldiği zaman merkezi Adana olan ve Memlüklere tabi bulunan Ramazanoğulları Türkmen beyliği, kendiliğinden Osmanlı devletine katıldı. Yavuz'u, Halep yakınlarında Mercıdabık'ta Memlük Sultanı Kansu bekliyordu. 24 Ağustos 1516'da, Çaldıran'dan günü gününe 2 yıl sonra burada gene çok büyük bir meydan muharebesi geçti. Memlük ordusu yok edildi. Sultan Kansu öldü ve Abbasî Halifesi esir düştü. Memlûkler, Mısır'da iktidara geldikleri ve Eyyûbîlerin yerini aldıkları 1250 tarihinden beri asla bu derecede büyük bir darbe yememişler ve sultanlarını muharebe meydanlarında bırakmamışlardı.

 Yavuz, Haleb'e girdi (28 Ağustos). Ertesi gün Haleb Ulu Camii'nde kendisini İslam halifesi ilan ettiren Cuma hutbesini okuttu. Bu suretle Hazret-i Peygamber'in vefat ettiği 632'den beri Araplara ve 750 yılından beri Abbasî hanedanına ait olan hilafet Türklere geçmiş oldu.

 Suriye, Lübnan ve Filistin'i yıldırım harekâtıyla feth eden ve Kudüs'ü de aldıktan sonra Şam'a gelen Yavuz, burada Mısır fethinin son hazırlıklarını tamamladı. Türk öncü ordusu Filistinle Sina arasında Han-Yunus'ta bir Memlûk ordusunu dağıttıktan sonra (25 Aralık 1516), Yavuz 9-22 Ocak 1517'de İlkçağ'dan beri hiç bir cihangirin cebren geçemediği Sina çölünü 13 günde geçti. Kahire yakınlarında 22 Occakta Ridaniye Meydan Muharebesi'nde Memlûk Ordusu'nu dağıttı.

 24 Ocak'ta Kahire'ye girdi. 13 Nisan'da son Memlük Sultanı II. Tumanbay idam edildi. 19 Mayıs'ta Donanma İskenderiye'ye gelip demirledi. Yavuz, donanmayı teftiş etmek için İskenderiye'ye gelip Kahire'ye döndü. 6 Temmuzda Hicaz, Türkiye'ye katıldı. Mekke ve Medine, Türk toprakları oldu. Emânât-ı Mukaddese Mekke, Medine ve Kahire'den İstanbul'a gönderildi. 8 aya yakın Kahire'de kalan Yavuz, 10 Eylülde hareket etti ve 25 Temmuz 1518'de İstanbul'a döndü.Yavuz'un bu Mısır sefer-i hümayunu 2 yıl 2 ay sürmek bakımından Osmanlı tarihinin en uzun seferidir. Dünyanın üçüncü devleti olan Memlük imparatorluğunun tamamının Türkiyeye katılmasıyla neticelenmiş ve Yavuz'u, tarihin kaydettiği en büyük cihangirlerden biri yapmıştır. O tarihte Memlûk imparatorluğu topraklarında 19 milyon nüfus yaşadığı hesaplanmaktadır (aynı XVI. yüzyıl başlarında İngiltere nüfusu 4.5, Fransa 12, İspanya 6 milyon idi).

 8 yıl içinde baş döndürücü işler yapan Yavuz, 50 yaşında Edirne yakınlarında ordugâhında, otağ-ı hümayûnda, yeni bir seferin hazırlıkları içinde iken öldü (22 Eylül 1520). Osmanoğulları içinde dedesi Fatih'ten sonra en büyük kumandan, Fatih ve oğlu Kanunî'den sonra en büyük devlet ve siyaset adamıdır. Dedesi ve babasından sonra Osmanoğullarının en bilginidir. Osmanlı cihan devletinin temellerini Fatih atmış, Hint okyanusu ile Moskova güneyi, Batı Akdeniz ile Kafkasya arasında Yavuz gerçekleştirmiştir. 1512'de 2.373.000 km2 olarak teslim aldığı devleti 6.557.000 km2'ye çıkarmıştır (Avrupa'da 1.702.000 km2 , Asya'da 1.905.000 km2 , Afrika 2.950.000 km2 ).

 Yavuz devrinde Cezayir de İspanyol tasallutundan kurtularak Türkiye'ye bağlanmıştır. Bu, Barbaros Kardeşlerin, Oruç Reisle Hızır Reis'in (Barbaros Hayreddin Paşa) şahsî teşebbüsleriyle gerçekleşmiş, fakat Yavuz tarafından desteklenmiş bir teşebbüstür.Oruç Reis'le kardeşleri Yavuz'un ağabeyi Sultan Korkut'un adamları oldukları için Yavuz tahta çıkınca başlarına bir bela gelmesin diye Türkiye'yi bırakıp 1513 yazında Kuzey Afrika'ya ayak basmışlardır. Cezayir ve Tunus'ta bir takım üsler elde ettikten sonra amirallerinden Karamanlı Pîrî Reis'i (ki meşhur Kemal Reis'in yeğeni ve büyük coğrafya ve kartoğrafya bilginidir) 1516 Mayısında İstanbul'da Yavuz'a göndermişlerdir. Yavuz bu teşebbüsü desteklemiş ve Cezayir'i fethetmeleri için Oruç Reisle kardeşlerine her türlü yardımı yapmıştır. Barbaros kardeşlerin mücadele ettikleri, savaştıkları devlet İspanya olduğu için, misyonları çok çetindi. Zira İspanya bütün XVI. asır boyunca Avrupa'nın en güçlü, zengin ve büyük Hristiyan devletidir ve bu yıllarda Almanya imparatorluğu ile birleşecek, İspanya kralı aynı zamanda Almanya imparatoru, bütün Amerika sömürgelerinin sahibi olacaktır.

 1517 başlarında Oruç Reis, Cezayir şehrini fethederek ciddi şekilde bir devlete sahip olmuş, bu yılın 1 Eylülünde de İspanya ile savaşa başlamıştır. 1 Ekim 1518'de Fas sınırında Tlemsen kalesinde İspanyol ordusu tarafından kuşatılıp şehit edilmiş, fakat Kuzey Afrika'da Türk hakimiyetini gerçekleştirmiştir. Yerine kardeşi Hızır Reis "Barbaros Hayreddin Paşa" ve Osmanlı devletinin Cezayir beylerbeyisi olarak geçmiş, eserine devam etmiştir (15 Mayıs 1519).

 
   
Esma-ül Hüsna  
 


"O, yaratan, var eden, sekil veren Allah'tir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nun sanini yüceltmektedirler. O, galiptir, hikmet sahibidir.(Hasr-24)"


ALLAH
(Varligi zorunlu olan ve bütün övgülere layik bulunan zatin özel ve en kapsamli adi)


RAHMÂN
(Bagislayan, esirgeyen)


RAHÎM
(Aciyan, esirgeyen)


MELIK
(Görünen ve görünmeyen alemlerin sahibi)


KUDDÛS
(Her eksiklikten münezzeh)


SELÂM
(Esenlik veren)


MÜ'MIN
(Güven veren, vaadine güvenilen)


MÜHEYMIN
(Kainatin bütün islerini gözetip yöneten)


AZÎZ
(Yenilmeyen yegane galip)


CEBBÂR
(Iradesini her durumda yürüten, yaratilmislarin halini iyilestiren)


MÜTEKEBBIR
(Azamet ve yüceligini izhar eden))


HÂLIK
(Takdirine uygun bir sekilde yaratan)


BÂRI'
(Bir model olmaksizin canlilari yaratan)


MUSAVVIR
(Sekil ve özellik veren)


GAFFÂR
(Daima affeden, tekrarlanan günahlari bagislayan)


KAHHÂR
(Yenilmeyen, yegane galip)


VEHHÂB
(Karsilik beklemeden bol bol veren)


REZZÂK
((Bedenlerin ve ruhlarin gidasini yaratip veren)


FETTÂH
(Iyilik kapilarini açan, hakemlik yapan)


ALÎM
(Hakkiyla bilen)


KÂBID
(Rizki tutan, canlilarin ruhunu alan)


BÂSIT
(Rizki genisleten, ruhlari bedenlerine yayan)


HÂFID
(Alçaltan, zillete düsüren)


RÂFI'
(Yücelten, izzet ve seref veren)


MUIZ
(Yücelten, izzet ve seref veren)


MÜZIL
(Alçaltan, zillet veren)


SEMI'
(Isiten)


BASÎR
(Gören)


HAKEM
(Son hükmü veren)


ADL
(Mutlak adalet sahibi, asiriliga meyletmeyen)


LATÎF
(Yaratilmislarin ihtiyacini en ince noktasina kadar bilip sezilmez yollarla karsilayan)


HABÎR
(Her seyin iç yüzünden haberdar olan)


HALÎM
(Acele ile ve kizginlikla muamele etmeyen)


AZÎM
(Zatinin ve sifatlarinin mahiyeti anlasilamayacak kadar ulu)


GAFÛR
(Bütün günahlari bagislayan)


SEKÛR
(Az iyilige çok mükafat veren)


ALÎ
(Izzet, seref ve hükümranlik bakimindan en yüce, askin)


KEBÎR
(Zatinin ve sifatlarinin mahiyeti anlasilamayacak kadar ulu)


HAFÎZ
(Koruyup gözeten ve dengede tutan)


MUKÎT
(Bedenlerin ve ruhlarin gidasini yaratip veren, bilip gücü yeten ve koruyan)


HASÎB
(Kullarina yeten, onlari hesaba çeken)


CELÎL
(Azamet sahibi)


KERÎM
(Fazilet türlerinin hepsine sahip)


RAKÎB
(Gözetleyip kontrol eden)


MÜCÎB
(Dileklere karsilik veren)


VÂSI'
(Ilmi ve merhameti herseyi kusatan)


HAKÎM
(Bütün emirleri ve isleri yerli yerinde olan)


VEDÛD
(Çok seven, çok sevilen)


MECÎD
(Sanli, serefli)


BÂIS
(Ölümden sonra dirilten)


SEHÎD
(Her seyi gözlemis olarak bilen)


HAK
(Fiilen var olan, mevcudiyeti ve uluhiyyeti gerçek olan)


VEKÎL
(Güvenilip dayanilan)


KAVÎ
(Her seye gücü yeten, kudretli)


METÎN
(Her seye gücü yeten, kudretli)


VELÎ
(Yardimci ve dost)


HAMÎD
(Övülmeye layik)


MUHSÎ
(Her seyi tek tek ve bütün ayrintilariyla bilen)


MÜBDI'
(Ilkin yaratan)


MUÎD
(Tekrar yaratan)


MUHYÎ
(Can veren)


MÜMÎT
(Öldüren)


HAY
(Ebedi hayatta diri)


KAYYÛM
(Her seyin varligi kendisine bagli olup kainati idare eden)


VÂCID
(Diledigini diledigi zaman bulan bir müstagni)


MÂCID
(Sanli, serefli)


VÂHID
(Bölünüp parçalara ayrilmamasi ve benzerinin bulunmamasi anlaminda tek)


SAMED
(Arzu ve ihtiyaçlari sebebiyle herkesin yöneldigi ulular ulusu bir müstagni)


KÂDIR
(Her seye gücü yeten, kudretli)


MUKTEDIR
(Her seye gücü yeten, kudretli)


MUKADDIM
(Öne alan)


MUAHHIR
(Geriye birakan)


EVVEL
(Varliginin baslangici olmayan)


ÂHIR
(Varliginin sonu olmayan)


ZÂHIR
(Varligini ve birligini belgeleyen birçok delilin bulunmasi açisindan asikar)


BÂTIN
(Zatinin görülmesi ve mahiyetinin bilinmesi açisindan gizli)


VÂLÎ
(Kainata hakim olup onu yöneten)


MÜTEÂLÎ
(Izzet, seref ve hükümranlik bakimindan en yüce, askin)


BER
(Iyilik eden, vaadini yerine getiren)


TEVVÂB
(Kullarini tövbeye sevkeden ve tövbelerini kabul eden)


MÜNTAKIM
(Suçlulari cezalandiran)


AFÜV
(Hiçbir sorumluluk kalmayacak sekilde günahlari affeden)


RAÛF
(Sefkatli)


MÂLIKÜ'L-MÜLK
(Mülkün sahibi)


ZÜ'L-CELÂLI ve'l-IKRAM
(Azamet ve kerem sahibi)


MUKSIT
(Adaletle hükmeden)


CÂMI'
(Toplayip düzenleyen, kiyamet günü hesaba çekmek için mahlukati toplayan)


GANÎ
(Her seyden müstagni, kendi disinda her sey O'na muhtaç)


MUGNÎ
(Zenginlik verip tatmin eden)


MÂNI'
(Dilemedigi seyin gerçeklesmesine müsaade etmeyen, kötü seylere engel olan)


DÂR
(Zarar veren)


NÂFI'
(Fayda veren)


NÛR
(Nurlandiran, nur kaynagi)



HÂDÎ
(Yol gösteren, murada erdiren)


BEDÎ'
(Esi ve örnegi olmayan, sanatkarane yaratan)


BÂKÎ
(Varliginin sonu olmayan)


VÂRIS
(Varliginin sonu olmayan)


RESÎD
(Bütün isleri isabetli ve hedefine ulasici, irsad edici)


SABÛR
(Çok sabirli)


korkulerdiyari.tr.gg
ALLAH c.c En Güzel Isimleri

 
Veda hutbesi  
  Veda Hutbesi

Veda Hutbesi

Bismillahirrahmanirrahim

EY İNSANLAR!

Sözümü iyi dinleyiniz.Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi olarak bir daha birleşemeyeceğiz.

İNSANLAR!

Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur.


ASHABIM!

Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü her hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildiren kimse, burada bulunup da işitenden daha iyi anlıyarak muhafaza etmiş olur.


ASHABIM!

Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin. Faizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Lâkin borcunuzun aslını vermek gerektir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Allah'ın emriyle faizcilik artık yasaktır. Cahilliyetten kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım fâiz deAbdulmuttalib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir.

ASHABIM!

Cahilliyet devrinde güdülen kan dâvâları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib'in torunu (amcazadem) Rebia'nın kan davasıdır.


İNSANLAR!

Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden tesir ve hakimiyet kurmak gücünü ebedi suretle kaybetmiştir. Fakat siz; bu kaldırdığım şeyler dışında, küçük gördüğünüz işlerde ona uyarsanız bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız!

İNSANLAR!


Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzeridne hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki

hakkınız, onların, aile yuvasını, hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer razı olmadığınız herhangi bir kimseyi aile yuvanıza alırlarsa, onları hafifçe döğüp sakındırabilirsiniz. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, memleket göreneğine göre, her türlü yiyim ve giyimlerini temin etmenizdir.


MÜ'MİNLER!


Size bir emanet bırakıyorum ki ona sıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanet Allah Kitabı Kur'andır.

MÜ'MİNLER!

Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman müslümanın kardeşidir, böylece bütün müslümanlar kardeştir. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz başkasına helal değildir. Meğer ki gönül hoşluğu ile kendisine vermiş olsun...


ASHABIM!

Nefsinize zulmetmeyiniz. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır.

İNSANLAR!

Allah Teala her hak sahibine hakkını (Kur'an'da) vermiştir. Varise vasiyet etmeğe lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden için mahrumiyet vardır. Babasından başka bir soy iddia eden soysuz, yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan nankör, Allah'ın gazabına, meleklerin lanetine ve bütün müslümanların ilencine uğrasın! Cenab-ı Hak, bu gibi insanların ne tevbelerini, ne de adalet ve şahadetlerini kabul eder.

İNSANLAR!

Rabbiniz birdir. Babanız da birdir; hepiniz Âdem'in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır. Allah yanında en kıymetli olanınız, O'na en çok saygı göstereninizdir. Arabın Arap olmayana -Allah saygısı ölçüsünden başka- bir üstünlüğü yoktur.

İNSANLAR!

Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?

"-Allah'ın elçiliğini ifa ettin, vazifeni yerine getirdin, bize vasiyet ve öğütte bulundun diye şahadet ederiz." (Bunun üzerine Resûl-i Ekrem mübarek şahadet parmağını göğe doğru kaldırarak sonra da cemaat üzerine çevirip indirerek şöyle buyurdu.)

Şahid ol yâ Rab!

Şahid ol yâ Rab!

Şahid ol yâ Rab!

 
hergün bir hadis  
   
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol