KÖRKÜLERALPEREN Dostluğa açılan el

SELÂMÜNALEYKÜM ZİYARETÇİ

 
  ANA SAYFA
  KUR'AN-I KERİM
  PEYGAMBERİMİZ
  EHL-İ SÜNNET
  => Sahih Bir inanç Nasıl Olmalı?
  => Ehli Sünnet İnancı
  => Ehli Sünnet Kimlerdir?
  => Ehli Sünnet'in Şiarları
  => Fırka-i Naciye-nin 47 Prensibi.
  => Ehli Sünnet İnancı ve Tarihsellik
  SÜNNET-İ SENİYYE EDEPTİR
  ALDANAN KİM ?
  NAMAZ
  NAMAZIN ÖNEMİ
  RESİMLİ NAMAZ HOCASI
  NAMAZI TERK ETMENIN BAHANELERI
  CENNETLE MÜJDELENEN SAHABELER
  MEZHEBLER
  EVLİYALAR(Dinle)
  A-Z EVLİYA HAYATLARI (Oku)
  ÖRTÜNME ÇAĞRISI
  AİLE VE EĞİTİM
  ADAB-I MUAŞERET
  BÜYÜK İSLAM İLMİHALİ
  İletişim
  Sık kullanılanlara ekle
  İSLAM TARİHİ
  ALPEREN'CE
  OSMANLI DEVLETİ
  TÜRK-İSLAM ÜLKÜSÜ
  TÜRKİYENİN TANITIMI
  İSLAM DÜNYASI İŞKAL ALTINDA
Veda Hutbesi

NASİHAT

Oğul,
İnsanlar vardır,şafak vaktinde doğar Akşam ezanında ölürler. Avun oğlum avun, Güçlüsün,kuvvetlisin,akıllısın,kelamlısın Ama,bunları nerede,nasıl kullanacağını bilmezsen Öfken ve nefsin bir olup aklını yener, Sabah rüzgârlarında savrulur gidersin. Daima sabırlı,sebatlı ve iradene sahip olasın. Dünya senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmeyen gizemler,bilinmeyenler, Görülmeyenler, Ancak senin erdemlerinle Gün ışığına çıkacaklar. Ananı-atanı say.Bereket büyüklerle beraberdir. Bu dünya inancını kaybedersen Yeşilken çorak olur,çöllere dönersin. Açık sözlü ol. Her sözü üstüne alma,gördün söyleme,bildin bilme. Sevildiğin yere sık gidip gelme. Kalkar itibarın, muhabbet olmaz. Üç kişeye acı: Cahiller arasındaki alime, Zenginken fakir düşene, Hatırlı iken itibarını kaybedene. Unutmaki! Yüksekte yer tutanlar Aşağıdakiler kadar emniyette değildir.!

İMANLI ALPEREN GENÇLİK

Fırka-i Naciye-nin 47 Prensibi.
Doğru Yolun 47 Prensibi 

1. Peygamberler mâsumdur, ismet sıfatıyla sıfatlıdır, yani Yüce Allah onları günahlardan korumuştur. 

2. Peygamberlerden başka kimse mâsum değildir. Yüce Allah bazı veli kullarını hıfz eder. 

3. Ashab-ı kiram efendilerimiz (radiyallahu anhüm ecmaîn) din konusunda âdildirler. Hepsine hayır dua ederiz. 

4. Ashab arasındaki ihtilaflara aradan 14 asır geçtikten sonra karışmayız. Bunları Allah'a havale ederiz. Mahşer'de Mahkeme-i Rûzi Ceza'da muhakemesi yapılacaktır. 

5. Peygamber'den sonraki ilk dört halifeyi Raşit halifeler olarak biliriz, onlara saygısızlık yapmayız, onları severiz. 

6. Müslümanın mü'min kardeşine taqıyye yapmasını doğru bulmayız. Resûl "Bizi aldatan, kandıran bizden değildir" buyurmuştur. Müslüman Müslümana taqıyye ve kitman yapmaz, yapmamalıdır. 

7. Elimizdeki Mushaf'ın, Resulullah Efendimiz'e (salat ve selam olsun ona) indirilen Kur'ân olduğuna, ilahî metin ve nazımda hiçbir değişiklik, ilave, çıkartma, tahrif, tağyir yapılmadığına inanırız ve bu inanca aykırı batıl inançları ve görüşleri reddederiz.
 
8. İslâm dininin ve şeriatinin, mü'minlere yüklediği en temel ibadetin beş vakit namaz olduğunu biliriz. Hür ve mukim erkeklerin farz namazları, şer'î bir özür olmadıkça cemaatle kılmaları gerektiğini kesin bir bilgi ile biliriz. 

9. Namaz abdesti alırken ayakların yıkanması gerektiğini iyi biliriz. 

10. Müslümanın Müslümana rıfkla, şefkatle, merhametle, keremle, ihsan ve mürüvvetle muamele etmesi gerektiğini söyleriz. 

11. Kütüb-i sitte denilen altı temel hadîs kitabının ve ayrıca, bu listeye dâhil edilmemiş muteber hadîs kitaplarının Resûl-i Kibriya aleyhi ekmelüttahaya efendimiz hazretlerinin sözlerini, fiillerini, sükutlarını, yani sünnetini ihtiva ettiğini (içerdiğini) biliriz. Bu kitapları Kur'ân'dan sonra, şerî ve fıkhî hükümlerin istinbatında kaynak olarak kabul ederiz. 

12. İlmî tahsil yapmamış, icazet almamış, sahih itikada sahip olmayan kişilerin kendi heva, re'y ve görüşleriyle Kitabullah'ı yalan yanlış tefsir etmelerine, Müslümanların kafalarını karıştırmalarına iyi gözle bakmayız, onların dall ve mudil olduklarını biliriz. 

13. Kur'ân'a ve Sünnet'e dayanan güzel ahlâkın, İslâm'ın ayrılmaz bir parçası ve boyutu olduğunu kabul eder; bu ahlaka aykırı işler yapan fasık-ı mütecâhirleri dışlar ve kınarız. 

14. İslâm'da kadınlar için tesettür ve hicab farzı olduğunu kesin şekilde biliriz ve inanırız. Tesettür ve hicabın kadınlar için büyük bir fazilet olduğunda, onları yücelttiğinde en küçük bir tereddüt ve şüphemiz yoktur. 

15. İnanç ve ibadet konusunda, dinin usûlüne aykırı bütün bid'atleri reddederiz. Bunları dalalet/sapıklık olarak kabul ederiz. 

16. Fırka, hizip, mezhep, tarikat, cemaat taassubunu çok zararlı bulur ve reddederiz. 

17. Dinden çıkmaya yol açan bâtıl inançları, bid'atleri, eylem ve düşünceleri anonim olarak tenkit etmekle birlikte, isim vererek hiçbir kimseyi veya topluluğu küfürle, şirkle suçlamayız. Bu işi yetkili müftülere, kadılara, İmam'a bırakırız. 

18. Bir insanın yüz halinden sadece biri imanına delalet etse onu Müslüman olarak kabul ederiz. 

19. Mü'mini tekfir edenin (iddiası doğru değilse) kendisinin kâfir olacağını biliriz. 

20. Din hükümlerinin kaynaklarının dört olduğunu, bunlara edille-i erbaa denildiğini biliriz. Kur'ân, Sünnet, icmâ-i ümmet ve kıyas. 

21. Peygamber efendimizin (salât ve selam olsun ona) bildirmiş olduğu gibi kendisinden sonra ümmetin 73 fırkaya ayrılacağını, bunların, biri müstesna, diğerlerinin ehl-i nar olduğuna, fırka-i nâciyenin (Kurtulacak olanların) Peygamberin ve Ashabının inandıkları gibi inanan, yaptıkları gibi yapan Müslümanlar olduğuna inanırız. 

22. İnsanın en büyük düşmanının kendi nefs-i emmâresi olduğunu biliriz ve onunla mücadele etmek, onu gemlemek ve frenlemek gerektiğine inanırız. 

23. Bu dünyanın fâni, gelip geçici bir yer olduğuna; mü'minler için bir imtihan meydanı olduğuna inanır ve bu imtihanı kazanmak için bütün gayretimizle çalışmak gerektiğine inanırız. 

24. Peygamberimizin bütün insanlığa en güzel örnek ve model olduğuna, ebedî mutluluğa ermek için ona uymak, onu taklit etmek, onun yolundan ve izinden gitmek, onun gibi inanmak, onun gibi ibadet etmek, onun ahlakıyla ahlaklanmak gerektiğine inanırız. 

25. Rahman'ın yeryüzünde velileri olduğuna inanırız. Veliler Kur'ân'a, Sünnete, Şeriata uyarlar. Bu üçüne uymayanlar evliyaurrahman değildir. 

26. Gururun, kibrin, benliğin, nefsaniyetin çok kötü olduğunu biliriz ve bunlardan kurtulmak gerektiğine inanırız. 

27. Allah ile olan bütün muamelelerimizde ihlasın esas olduğunu biliriz. 

28. İnsanlarla ve diğer yaratıklarla olan muamelatımızda adaletin, rahmetin, şefkatin, keremin, paylaşmanın esas olması gerektiğini biliriz. 

29. Mü'min kardeşlerimize merhametli ve şefkatli; harbî ve agresif kâfirlere sert, tâvizsiz ve şiddetli olmak gerektiğine inanırız. 

30. Müslümanların zimmetinde olan gayr-i müslim ahaliye ve reayaya iyi muamele etmek gerektiğine inanırız, onların bize tevdi edilmiş emanetler olduğuna inanırız. 

31. Haram yemenin çok büyük bir günah olduğunu, bu günahı meşru gösterenlerin kâfir olacaklarını, devamlı olarak haram yiyenlerin iflah olmayacağını biliriz. 

32. Yalan söyleyen, sözlerini tutmayan, emanetlere ihanet eden, düşmanlıkta aşırı gidenlerin münafık olduklarını biliriz. 

33. İslâm dininin, sahih itikadın, Kitabullah'ın, Resulün sünnetinin, dinin esaslarının ve usûlünün başlangıçtan bugüne herhangi bir kopukluk olmadan bütünüyle gelmiş olduğuna, dinimizin tahrife uğramamış bulunduğuna inanırız. 

34. İslâm'da eksiklik, hatâ yoktur. Eksiklik ve hatâ dini iyi anlayamayan, gerektiği gibi uygulayamayan bir kısım Müslümanlardadır. 

35. İslâm dininin lüksü, israfı, kibre ve gösterişe yönelik hayat tarzını, aşırı tüketimi, sefahati, saçıp savurmayı kesinlikle yasak ve haram kılmış olduğunu, Kur'ân'da müsrifler için "onlar şeytanın kardeşleridir" buyrulduğunu biliriz. 

36. Hz. Muhammed'in risaletinden, Kur'ân'ın inzalinden sonra, daha önceki dinlerin ve şeriatların nesh edilmiş olduklarına, hükümlerinin kalktığına inanırız. 

37. Allah katında tek hak ve makbul dinin İslâm olduğunu, sarih ayete dayanarak biliriz. 

38. Bugünkü Musevîliğin Hz. Musa'nın dini olmadığını, bugünkü Hıristiyanlığın Hz. İsa'nın dini olmadığını biliriz. 

39. Kur'ân'da "Peygamber kendi hevasından konuşmaz" buyuruluyor. Peygamberimizin sünnetinin de bir tür vahiy olduğuna inanırız. 

40. "Lût peygamberin kızları kendisini sarhoş ettiler ve ondan gebe kaldılar" gibi yüz kızartıcı hikayelerin yüce bir peygambere iftira atmak olduğunu biliriz, bunlara inanmayız. Peygamberler böyle çirkinliklerden münezzehtir. 

41. Resulullah'ı inkâr ve tekzib eden, Kur'ân'ın ilahî vahiy ve kitap olduğu inancını reddeden, İslâm'ı hak din olarak kabul etmeyen müşrik ve kafirleri ehl-i necat ve ehl-i cennet olarak kabul etmeyiz. Onlar bu redleri, inkarları, küfürleri ve tekzibleri yüzünden ehl-i cahimdir. 

42. Tevhid ile Teslis'in birbirleriyle uyuşmayan, bağdaşmayan iki ayrı inanç olduğunu ve hak olanın Tevhid olduğunu biliriz ve aksini iddia edenleri uyarırız. 

43. Küfre rızanın küfür olduğunu biliriz. 

44. İslâm dini ilahîdir, hak dindir, onda eksiklik yoktur. Binaenaleyh dinde reform, değişiklik, yenilik yapılamaz. Dinin emirleri, yasakları, farzları, haramları değiştirilemez. Dinden tâviz verilemez.
 
45. Müslümanlar dini kendilerine değil, kendilerini dine uydurmakla yükümlüdür. 

46. Dinin esaslarında bir ihtilaf, anlaşmazlık çıktığı zaman cumhur-i ulemaya, sevad-ı azama tâbi olmak gerekir. 

47. Şeriat, Kur'ân'dan, sünnetten, icmâdan ve kıyas-ı fukahadan çıkartılmış dinin hüküm ve kurallarının tamamına verilen isimdir. Şeriat din ile özdeştir. Şeriat mukaddestir. Şeriatı inkâr ve tahkir eden dinden çıkmış olur. 

Mehmet Şevket EYGİ
 
   
Esma-ül Hüsna  
 


"O, yaratan, var eden, sekil veren Allah'tir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nun sanini yüceltmektedirler. O, galiptir, hikmet sahibidir.(Hasr-24)"


ALLAH
(Varligi zorunlu olan ve bütün övgülere layik bulunan zatin özel ve en kapsamli adi)


RAHMÂN
(Bagislayan, esirgeyen)


RAHÎM
(Aciyan, esirgeyen)


MELIK
(Görünen ve görünmeyen alemlerin sahibi)


KUDDÛS
(Her eksiklikten münezzeh)


SELÂM
(Esenlik veren)


MÜ'MIN
(Güven veren, vaadine güvenilen)


MÜHEYMIN
(Kainatin bütün islerini gözetip yöneten)


AZÎZ
(Yenilmeyen yegane galip)


CEBBÂR
(Iradesini her durumda yürüten, yaratilmislarin halini iyilestiren)


MÜTEKEBBIR
(Azamet ve yüceligini izhar eden))


HÂLIK
(Takdirine uygun bir sekilde yaratan)


BÂRI'
(Bir model olmaksizin canlilari yaratan)


MUSAVVIR
(Sekil ve özellik veren)


GAFFÂR
(Daima affeden, tekrarlanan günahlari bagislayan)


KAHHÂR
(Yenilmeyen, yegane galip)


VEHHÂB
(Karsilik beklemeden bol bol veren)


REZZÂK
((Bedenlerin ve ruhlarin gidasini yaratip veren)


FETTÂH
(Iyilik kapilarini açan, hakemlik yapan)


ALÎM
(Hakkiyla bilen)


KÂBID
(Rizki tutan, canlilarin ruhunu alan)


BÂSIT
(Rizki genisleten, ruhlari bedenlerine yayan)


HÂFID
(Alçaltan, zillete düsüren)


RÂFI'
(Yücelten, izzet ve seref veren)


MUIZ
(Yücelten, izzet ve seref veren)


MÜZIL
(Alçaltan, zillet veren)


SEMI'
(Isiten)


BASÎR
(Gören)


HAKEM
(Son hükmü veren)


ADL
(Mutlak adalet sahibi, asiriliga meyletmeyen)


LATÎF
(Yaratilmislarin ihtiyacini en ince noktasina kadar bilip sezilmez yollarla karsilayan)


HABÎR
(Her seyin iç yüzünden haberdar olan)


HALÎM
(Acele ile ve kizginlikla muamele etmeyen)


AZÎM
(Zatinin ve sifatlarinin mahiyeti anlasilamayacak kadar ulu)


GAFÛR
(Bütün günahlari bagislayan)


SEKÛR
(Az iyilige çok mükafat veren)


ALÎ
(Izzet, seref ve hükümranlik bakimindan en yüce, askin)


KEBÎR
(Zatinin ve sifatlarinin mahiyeti anlasilamayacak kadar ulu)


HAFÎZ
(Koruyup gözeten ve dengede tutan)


MUKÎT
(Bedenlerin ve ruhlarin gidasini yaratip veren, bilip gücü yeten ve koruyan)


HASÎB
(Kullarina yeten, onlari hesaba çeken)


CELÎL
(Azamet sahibi)


KERÎM
(Fazilet türlerinin hepsine sahip)


RAKÎB
(Gözetleyip kontrol eden)


MÜCÎB
(Dileklere karsilik veren)


VÂSI'
(Ilmi ve merhameti herseyi kusatan)


HAKÎM
(Bütün emirleri ve isleri yerli yerinde olan)


VEDÛD
(Çok seven, çok sevilen)


MECÎD
(Sanli, serefli)


BÂIS
(Ölümden sonra dirilten)


SEHÎD
(Her seyi gözlemis olarak bilen)


HAK
(Fiilen var olan, mevcudiyeti ve uluhiyyeti gerçek olan)


VEKÎL
(Güvenilip dayanilan)


KAVÎ
(Her seye gücü yeten, kudretli)


METÎN
(Her seye gücü yeten, kudretli)


VELÎ
(Yardimci ve dost)


HAMÎD
(Övülmeye layik)


MUHSÎ
(Her seyi tek tek ve bütün ayrintilariyla bilen)


MÜBDI'
(Ilkin yaratan)


MUÎD
(Tekrar yaratan)


MUHYÎ
(Can veren)


MÜMÎT
(Öldüren)


HAY
(Ebedi hayatta diri)


KAYYÛM
(Her seyin varligi kendisine bagli olup kainati idare eden)


VÂCID
(Diledigini diledigi zaman bulan bir müstagni)


MÂCID
(Sanli, serefli)


VÂHID
(Bölünüp parçalara ayrilmamasi ve benzerinin bulunmamasi anlaminda tek)


SAMED
(Arzu ve ihtiyaçlari sebebiyle herkesin yöneldigi ulular ulusu bir müstagni)


KÂDIR
(Her seye gücü yeten, kudretli)


MUKTEDIR
(Her seye gücü yeten, kudretli)


MUKADDIM
(Öne alan)


MUAHHIR
(Geriye birakan)


EVVEL
(Varliginin baslangici olmayan)


ÂHIR
(Varliginin sonu olmayan)


ZÂHIR
(Varligini ve birligini belgeleyen birçok delilin bulunmasi açisindan asikar)


BÂTIN
(Zatinin görülmesi ve mahiyetinin bilinmesi açisindan gizli)


VÂLÎ
(Kainata hakim olup onu yöneten)


MÜTEÂLÎ
(Izzet, seref ve hükümranlik bakimindan en yüce, askin)


BER
(Iyilik eden, vaadini yerine getiren)


TEVVÂB
(Kullarini tövbeye sevkeden ve tövbelerini kabul eden)


MÜNTAKIM
(Suçlulari cezalandiran)


AFÜV
(Hiçbir sorumluluk kalmayacak sekilde günahlari affeden)


RAÛF
(Sefkatli)


MÂLIKÜ'L-MÜLK
(Mülkün sahibi)


ZÜ'L-CELÂLI ve'l-IKRAM
(Azamet ve kerem sahibi)


MUKSIT
(Adaletle hükmeden)


CÂMI'
(Toplayip düzenleyen, kiyamet günü hesaba çekmek için mahlukati toplayan)


GANÎ
(Her seyden müstagni, kendi disinda her sey O'na muhtaç)


MUGNÎ
(Zenginlik verip tatmin eden)


MÂNI'
(Dilemedigi seyin gerçeklesmesine müsaade etmeyen, kötü seylere engel olan)


DÂR
(Zarar veren)


NÂFI'
(Fayda veren)


NÛR
(Nurlandiran, nur kaynagi)



HÂDÎ
(Yol gösteren, murada erdiren)


BEDÎ'
(Esi ve örnegi olmayan, sanatkarane yaratan)


BÂKÎ
(Varliginin sonu olmayan)


VÂRIS
(Varliginin sonu olmayan)


RESÎD
(Bütün isleri isabetli ve hedefine ulasici, irsad edici)


SABÛR
(Çok sabirli)


korkulerdiyari.tr.gg
ALLAH c.c En Güzel Isimleri

 
Veda hutbesi  
  Veda Hutbesi

Veda Hutbesi

Bismillahirrahmanirrahim

EY İNSANLAR!

Sözümü iyi dinleyiniz.Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi olarak bir daha birleşemeyeceğiz.

İNSANLAR!

Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur.


ASHABIM!

Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü her hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildiren kimse, burada bulunup da işitenden daha iyi anlıyarak muhafaza etmiş olur.


ASHABIM!

Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin. Faizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Lâkin borcunuzun aslını vermek gerektir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Allah'ın emriyle faizcilik artık yasaktır. Cahilliyetten kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım fâiz deAbdulmuttalib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir.

ASHABIM!

Cahilliyet devrinde güdülen kan dâvâları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib'in torunu (amcazadem) Rebia'nın kan davasıdır.


İNSANLAR!

Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden tesir ve hakimiyet kurmak gücünü ebedi suretle kaybetmiştir. Fakat siz; bu kaldırdığım şeyler dışında, küçük gördüğünüz işlerde ona uyarsanız bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız!

İNSANLAR!


Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzeridne hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki

hakkınız, onların, aile yuvasını, hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer razı olmadığınız herhangi bir kimseyi aile yuvanıza alırlarsa, onları hafifçe döğüp sakındırabilirsiniz. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, memleket göreneğine göre, her türlü yiyim ve giyimlerini temin etmenizdir.


MÜ'MİNLER!


Size bir emanet bırakıyorum ki ona sıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanet Allah Kitabı Kur'andır.

MÜ'MİNLER!

Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman müslümanın kardeşidir, böylece bütün müslümanlar kardeştir. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz başkasına helal değildir. Meğer ki gönül hoşluğu ile kendisine vermiş olsun...


ASHABIM!

Nefsinize zulmetmeyiniz. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır.

İNSANLAR!

Allah Teala her hak sahibine hakkını (Kur'an'da) vermiştir. Varise vasiyet etmeğe lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden için mahrumiyet vardır. Babasından başka bir soy iddia eden soysuz, yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan nankör, Allah'ın gazabına, meleklerin lanetine ve bütün müslümanların ilencine uğrasın! Cenab-ı Hak, bu gibi insanların ne tevbelerini, ne de adalet ve şahadetlerini kabul eder.

İNSANLAR!

Rabbiniz birdir. Babanız da birdir; hepiniz Âdem'in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır. Allah yanında en kıymetli olanınız, O'na en çok saygı göstereninizdir. Arabın Arap olmayana -Allah saygısı ölçüsünden başka- bir üstünlüğü yoktur.

İNSANLAR!

Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?

"-Allah'ın elçiliğini ifa ettin, vazifeni yerine getirdin, bize vasiyet ve öğütte bulundun diye şahadet ederiz." (Bunun üzerine Resûl-i Ekrem mübarek şahadet parmağını göğe doğru kaldırarak sonra da cemaat üzerine çevirip indirerek şöyle buyurdu.)

Şahid ol yâ Rab!

Şahid ol yâ Rab!

Şahid ol yâ Rab!

 
hergün bir hadis  
   
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol