KÖRKÜLERALPEREN Dostluğa açılan el

SELÂMÜNALEYKÜM ZİYARETÇİ

 
  ANA SAYFA
  KUR'AN-I KERİM
  PEYGAMBERİMİZ
  EHL-İ SÜNNET
  SÜNNET-İ SENİYYE EDEPTİR
  ALDANAN KİM ?
  NAMAZ
  NAMAZIN ÖNEMİ
  RESİMLİ NAMAZ HOCASI
  NAMAZI TERK ETMENIN BAHANELERI
  CENNETLE MÜJDELENEN SAHABELER
  MEZHEBLER
  EVLİYALAR(Dinle)
  A-Z EVLİYA HAYATLARI (Oku)
  ÖRTÜNME ÇAĞRISI
  AİLE VE EĞİTİM
  => Aile
  => Evlilik nedir?
  => Evlilikte Ölçüler
  => Kadın
  => Eşlerin birbirlerine karşı görevleri
  => Nikah evlenmek
  => İslamda aile hukuku
  => Çocuk Eğitiminde Ölçüler
  => Peygamber Efendimiz Çocuklarla
  => Anneliği Kirletmeyin
  => Çocuğumuza Dini Sorular
  => Çocuklarda Dini Eğitimin Önemi
  => Ahlâk Anlayışımız
  => İnternetin Çocuk Üzerindeki Olumsuz Tesirleri
  ADAB-I MUAŞERET
  BÜYÜK İSLAM İLMİHALİ
  İletişim
  Sık kullanılanlara ekle
  İSLAM TARİHİ
  ALPEREN'CE
  OSMANLI DEVLETİ
  TÜRK-İSLAM ÜLKÜSÜ
  TÜRKİYENİN TANITIMI
  İSLAM DÜNYASI İŞKAL ALTINDA
Veda Hutbesi

NASİHAT

Oğul,
İnsanlar vardır,şafak vaktinde doğar Akşam ezanında ölürler. Avun oğlum avun, Güçlüsün,kuvvetlisin,akıllısın,kelamlısın Ama,bunları nerede,nasıl kullanacağını bilmezsen Öfken ve nefsin bir olup aklını yener, Sabah rüzgârlarında savrulur gidersin. Daima sabırlı,sebatlı ve iradene sahip olasın. Dünya senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmeyen gizemler,bilinmeyenler, Görülmeyenler, Ancak senin erdemlerinle Gün ışığına çıkacaklar. Ananı-atanı say.Bereket büyüklerle beraberdir. Bu dünya inancını kaybedersen Yeşilken çorak olur,çöllere dönersin. Açık sözlü ol. Her sözü üstüne alma,gördün söyleme,bildin bilme. Sevildiğin yere sık gidip gelme. Kalkar itibarın, muhabbet olmaz. Üç kişeye acı: Cahiller arasındaki alime, Zenginken fakir düşene, Hatırlı iken itibarını kaybedene. Unutmaki! Yüksekte yer tutanlar Aşağıdakiler kadar emniyette değildir.!

İMANLI ALPEREN GENÇLİK

Kadın

İslâm'da erkekle kadin bir bütünün parçalaridir. Biri digeri için vazgeçilmez hayat arkadasidir. Ibadet ve muamelelerde cinsiyet ayriligindan dogan önemsiz bazi farklar disinda, dinî görev ve sorumluluklarda kadin-erkek esitligi esastir. Islâm'in gelisinden önce toplumda hak ettigi yeri alamayan kadin, Islamiyet'le insana yakisir haklara sahip olmustur. Kadinin durumundaki bu önemli degisikligi bizzat Kur'ân-i Kerîm getirmis ve Hz. Peygamber bunu tamamlamistir. 

Hz. Peygamber'e ilk inanan, baska bir deyimle ilk müslüman olan Hz. Hatice'dir. Ilk Islâm kadinlari Mekke ve Medine'de agir ve büyük hizmetleri yüklenmekten kaçinmamislar, askerî ve siyasî islerde erkeklere yardimci olmuslar, hemsirelik meslegini ilk defa kurarak, yarali mücahidleri tedavi etmek, su tasiyip içirmek, yaralarini sarmak ve hatta yaralilari Medine'ye kadar tasimak gibi fedakârliklarda bulunmuslardir. Mücahidlerin yaninda onlara destek ve cesaret veren bu hanimlarin kahramanliklari hadis mecmualarinda kaydedilmektedir. 

Kadinlara karsi iyi davranmak, tatli ve yumusak dille konusmak, kaba ve sert hareket etmemek Allah Rasûlünün ahlâkindandir. O söyle buyurmustur:
"Dikkat ediniz, sizin kadinlariniz üzerinde, kadinlarinizin da sizin üzerinizde haklari vardir. Kadinlarin, üzerinizde olan hakki günün sartlarina göre onlarin yiyecek ve giyeceklerini saglamanizdir" 
"Sizin en hayirliniz kadinlarina karsi huyu en iyi olanlarinizdir. Ben de aileme karsi en hayirli olaninizim"
"Kadinlariniz hakkinda Allah'tan korkunuz. Süphesiz, onlar sizin yaninizda yardimcilarinizdir. Onlari Allah'in emâneti olarak aldiniz ve cinsiyet uzuvlariniz Allah'in kelimesi ile helâl edindiniz"


Hz. Peygamber evlenilecek bir kadinda aranacak vasiflari söyle belirlemistir:
"Bir kadinla dört özelligi için evlenilir; Mali, asaleti, güzelligi ve dindarligi. Sen dindar olani tercih et"  

Ana-babaya itaat etmek, iyilik yapmak, sefkat ve merhamet göstermek, tatli ve yumusak davranmak gibi hususlar âyet ve hadislerle emir buyurulmustur. Kur'ân-i Kerîm'de söyle buyurulur: "Rabbin, yalniz kendisine kulluk etmenizi, ana ve babaya iyilik etmeyi emir buyurmustur. Eger onlardan biri veya her ikisi senin yaninda ihtiyarlarsa, onlara öf bile deme, onlari azarlama, onlara güzel ve tatli söz söyle. Onlara merhametle tevazu kanatlarini indir. Onlar için,
"Rabbim onlar beni küçüklügümde yetistirirken nasil merhametli davrandilarsa, sen de onlara öylece merhamet eyle"
diye dua et (Isrâ, 17/23, 24). 

Hz. Peygamber en çok kime saygi, sefkat ve baglilik göstermek gerektigini soran bir sahabiye "anana" diye cevap vermistir. Bu soru üç defa tekrar edilmis, üçünde de ayni cevabi vermis, ondan sonra kime sorusuna ise, "babana" demislerdir.Anne müslüman olmasa bile, çocuklari üzerindeki sayginligini korumaktadir. 

Buna su hadiseyi örnek gösterebiliriz. Hz. Ebû Bekr'in kizi Esma'nin, babasindan bosanmis ve müsrik olarak kalmis annesi, bir gün kizini görmeye gelmisti. Esma, Hz. Peygamber'e, 'Müsrik olan annem' bana geldi. Onunla görüseyim mi?" dedi. Hz. Peygamber, "annenle görüs" buyurdu. 
 Baska bir hadiste;
"Cennet annelerin ayaklari altindadir" buyurulur.

Bu duruma göre, Islâm'da anneligin yeri, degeri ve serefi çok yüksektir. Ebeveyne itaatsizlik sirkten sonra en büyük günah sayilmis, bunun kapsami sadece "Allah'a isyanda kula itaat yoktur" prensibi ile sinirlandirilmistir. Annelerin çocuklarina karsi olan, sefkatinin ne derece büyük oldugunu göstermek üzere, Hz. Peygamber, Hz. Süleyman devrinde cereyan eden bir olayi söyle anlatmistir:
Iki kadinin birer oglu vardi. Birisini kurt alip götürdü. Bunun üzerine her iki kadin birbirine "seninkini götürdü" dedi; sonuçta, her ikisi meselenin çözümü için Hz. Dâvud'a basvurdular. Hz. Dâvud, büyük kadinin lehine hüküm verince, küçük kadin memnun olmadi ve ihtilafli meseleyi bir kere de Hz. Dâvud'un oglu Hz. Süleyman'a arz etmek için huzura çiktilar. Hz. Süleyman: "Bana bir biçak getirin ki çocugu ikiye bölüp aralarinda taksim edeyim", deyince, küçük kadin dehsete kapilip, "aman yapma, Allah sana merhamet etsin, çocuk onundur" dedi. Bunun üzerine Hz. Süleyman sag kalan çocugu küçük kadina verdi.  

Hz. Peygamber devrinde kadin sahabîler ilme büyük katkida bulunmuslardir. Allah Rasûlü'nün kizi Hz. Fatima duygulu bir sâir oldugu gibi Hz. Peygamber'in bazi hadislerini de rivâyet etmistir . Hadis rivâyet eden kadin sahabilerin sayisi çoktur. 

Bazilari sunlardir: Ümmü Habibe binti Ebu Süfyan, Ümmü Abd, Esmâ binti Ebu Bekr, Zeyneb binti Cahs, Meymûne binti Hâris, Fâtima binti Kays, Dürre binti Ebi Leheb, Ümmü Haram binti Milhan vd. Bu son sahabi hanim Kibris'ta vefat etmis olup. Larnaka civarinda medfundur. Kibris müslümanlarinca türbesi bir ziyaret yeridir.
Hz. Peygamber kadinlarin egitimine büyük önem vermistir. Kadinlar mescide geliyor, hadisleri dinliyorlardi. Umumî toplantilara katilir ve bayram namazlarinda da hazir bulunurlardi. Hz. Peygamber bayram hutbesini erkeklerin saflarina irad ettikten sonra, kadinlarin saflarina geçer, onlara da talim ederdi. Ancak hanimlar her zaman mescidde hazir bulunmadiklari için bir sahabî kadin Hz. Peygamber'e gelerek; "Ya Rasûlüllah, erkekler geliyor, senin sözünü dinliyorlar. Bizim için de bir gün tahsis et. O günde gelelim, Allah'in sana ögrettiklerini bize ögret" dedi. Hz. Peygamber de onlara haftada bir gün ve yer tahsis ederek orada toplanmalarini söyledi, belirlenen günde onlarin egitim ve ögretimleri ile mesgul oldu. Islâm özellikle Hz. Peygamber'in ailelerine mahrem meseleleri teblig etme görevini yüklemisti. Kur'ân-i Kerîm'de söyle buyurulur:
"Evlerinizde okunup duran Allah'in ayetlerini ve hikmeti hatirlatin ve nakledin" (el-Ahzâb, 33/34). 

Sahabe hanimlarinin haya ve utanmasi dini konulari sorup ögrenmelerine bir engel degildi. Özellikle bir fikih ve hadis âlimi olan Hz. Aise'nin (ö. 58/677) bu konuda sayisiz hizmetleri olmustur. O, yalniz kadinlarin degil, sahâbe büyüklerinin bile bir çok meselede basvurduklari kimse idi. Hz. Aise, verdigi hüküm ve fetvalar bir cilde ulasan yedi sahabe müctehidinden (Fukaha-i seb'a) birisidir.
Urve b. Zübeyr (ö. 94/712)
"Fikih ilmini Hz. Aise'den daha iyi bilen kimse görmedim" der.
Ebû Mûsa el-Es'ârî'de (ö. 44/664) söyle demistir:
"Muhammed'in ashabinin bize sordugu herhangi bir hadisin içinden çikamadigimizda onu Hz. Aise'ye sorardik ve onun yaninda sorulan hadise ait muhakkak bir seyler bulurduk".
Ibn Hazm (ö. 456/1064) sahabe devrinde yetisen hanim fakih ve hukukçular olarak su isimleri zikretmektedir: Ümmü Seleme, Ümmü Habîbe, Hafsa binti Ömer, Hz. Fâtima, Fâtima binti Kays, Esma binti Ebî Bekr, Havlâ binti Tüveyt, Ümmü Serîk, Sehle binti Süheyl, Ümmü Eymen, Âtike binti Zeyd, Ümmü'd-Derdâ, Zeyneb binti Ümmü Seleme ve Ümmü Yûsuf. Islâm tarihinde çesitli alanlarda büyük hizmet ve yararliliklar göstermis müslüman kadinlarin sayisi az degildir. Tefsîr, Hadîs Fikih, Tasavvuf, Siir, Hüsnühat, güzel sanatlar, çesitli hayir isleri vb. Islâm kadininin ilgi alanlari olmustur. 

Sonuç olarak, Islâm kadinla erkek arasinda genel anlamda bir görev bölümü yapmis, kadina evin iç islerini, çocuklarin yetistirilmesini, ihtiyaç ve zaruret bulundugunda da disarida çalisma isini yükleyerek, onu kocasinin en yakin yardimcisi kilmistir. Koca, evin disinda agir isleri, esinin ve çocuklarinin yeme içme, barinma ve giyim ihtiyaçlarini karsilama görevini yüklenmistir. Erkege, bu malî ve ekonomik yükümlülüklerinin bir sonucu olarak mirasta, kiza göre fazla hak vermistir.

 
   
Esma-ül Hüsna  
 


"O, yaratan, var eden, sekil veren Allah'tir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nun sanini yüceltmektedirler. O, galiptir, hikmet sahibidir.(Hasr-24)"


ALLAH
(Varligi zorunlu olan ve bütün övgülere layik bulunan zatin özel ve en kapsamli adi)


RAHMÂN
(Bagislayan, esirgeyen)


RAHÎM
(Aciyan, esirgeyen)


MELIK
(Görünen ve görünmeyen alemlerin sahibi)


KUDDÛS
(Her eksiklikten münezzeh)


SELÂM
(Esenlik veren)


MÜ'MIN
(Güven veren, vaadine güvenilen)


MÜHEYMIN
(Kainatin bütün islerini gözetip yöneten)


AZÎZ
(Yenilmeyen yegane galip)


CEBBÂR
(Iradesini her durumda yürüten, yaratilmislarin halini iyilestiren)


MÜTEKEBBIR
(Azamet ve yüceligini izhar eden))


HÂLIK
(Takdirine uygun bir sekilde yaratan)


BÂRI'
(Bir model olmaksizin canlilari yaratan)


MUSAVVIR
(Sekil ve özellik veren)


GAFFÂR
(Daima affeden, tekrarlanan günahlari bagislayan)


KAHHÂR
(Yenilmeyen, yegane galip)


VEHHÂB
(Karsilik beklemeden bol bol veren)


REZZÂK
((Bedenlerin ve ruhlarin gidasini yaratip veren)


FETTÂH
(Iyilik kapilarini açan, hakemlik yapan)


ALÎM
(Hakkiyla bilen)


KÂBID
(Rizki tutan, canlilarin ruhunu alan)


BÂSIT
(Rizki genisleten, ruhlari bedenlerine yayan)


HÂFID
(Alçaltan, zillete düsüren)


RÂFI'
(Yücelten, izzet ve seref veren)


MUIZ
(Yücelten, izzet ve seref veren)


MÜZIL
(Alçaltan, zillet veren)


SEMI'
(Isiten)


BASÎR
(Gören)


HAKEM
(Son hükmü veren)


ADL
(Mutlak adalet sahibi, asiriliga meyletmeyen)


LATÎF
(Yaratilmislarin ihtiyacini en ince noktasina kadar bilip sezilmez yollarla karsilayan)


HABÎR
(Her seyin iç yüzünden haberdar olan)


HALÎM
(Acele ile ve kizginlikla muamele etmeyen)


AZÎM
(Zatinin ve sifatlarinin mahiyeti anlasilamayacak kadar ulu)


GAFÛR
(Bütün günahlari bagislayan)


SEKÛR
(Az iyilige çok mükafat veren)


ALÎ
(Izzet, seref ve hükümranlik bakimindan en yüce, askin)


KEBÎR
(Zatinin ve sifatlarinin mahiyeti anlasilamayacak kadar ulu)


HAFÎZ
(Koruyup gözeten ve dengede tutan)


MUKÎT
(Bedenlerin ve ruhlarin gidasini yaratip veren, bilip gücü yeten ve koruyan)


HASÎB
(Kullarina yeten, onlari hesaba çeken)


CELÎL
(Azamet sahibi)


KERÎM
(Fazilet türlerinin hepsine sahip)


RAKÎB
(Gözetleyip kontrol eden)


MÜCÎB
(Dileklere karsilik veren)


VÂSI'
(Ilmi ve merhameti herseyi kusatan)


HAKÎM
(Bütün emirleri ve isleri yerli yerinde olan)


VEDÛD
(Çok seven, çok sevilen)


MECÎD
(Sanli, serefli)


BÂIS
(Ölümden sonra dirilten)


SEHÎD
(Her seyi gözlemis olarak bilen)


HAK
(Fiilen var olan, mevcudiyeti ve uluhiyyeti gerçek olan)


VEKÎL
(Güvenilip dayanilan)


KAVÎ
(Her seye gücü yeten, kudretli)


METÎN
(Her seye gücü yeten, kudretli)


VELÎ
(Yardimci ve dost)


HAMÎD
(Övülmeye layik)


MUHSÎ
(Her seyi tek tek ve bütün ayrintilariyla bilen)


MÜBDI'
(Ilkin yaratan)


MUÎD
(Tekrar yaratan)


MUHYÎ
(Can veren)


MÜMÎT
(Öldüren)


HAY
(Ebedi hayatta diri)


KAYYÛM
(Her seyin varligi kendisine bagli olup kainati idare eden)


VÂCID
(Diledigini diledigi zaman bulan bir müstagni)


MÂCID
(Sanli, serefli)


VÂHID
(Bölünüp parçalara ayrilmamasi ve benzerinin bulunmamasi anlaminda tek)


SAMED
(Arzu ve ihtiyaçlari sebebiyle herkesin yöneldigi ulular ulusu bir müstagni)


KÂDIR
(Her seye gücü yeten, kudretli)


MUKTEDIR
(Her seye gücü yeten, kudretli)


MUKADDIM
(Öne alan)


MUAHHIR
(Geriye birakan)


EVVEL
(Varliginin baslangici olmayan)


ÂHIR
(Varliginin sonu olmayan)


ZÂHIR
(Varligini ve birligini belgeleyen birçok delilin bulunmasi açisindan asikar)


BÂTIN
(Zatinin görülmesi ve mahiyetinin bilinmesi açisindan gizli)


VÂLÎ
(Kainata hakim olup onu yöneten)


MÜTEÂLÎ
(Izzet, seref ve hükümranlik bakimindan en yüce, askin)


BER
(Iyilik eden, vaadini yerine getiren)


TEVVÂB
(Kullarini tövbeye sevkeden ve tövbelerini kabul eden)


MÜNTAKIM
(Suçlulari cezalandiran)


AFÜV
(Hiçbir sorumluluk kalmayacak sekilde günahlari affeden)


RAÛF
(Sefkatli)


MÂLIKÜ'L-MÜLK
(Mülkün sahibi)


ZÜ'L-CELÂLI ve'l-IKRAM
(Azamet ve kerem sahibi)


MUKSIT
(Adaletle hükmeden)


CÂMI'
(Toplayip düzenleyen, kiyamet günü hesaba çekmek için mahlukati toplayan)


GANÎ
(Her seyden müstagni, kendi disinda her sey O'na muhtaç)


MUGNÎ
(Zenginlik verip tatmin eden)


MÂNI'
(Dilemedigi seyin gerçeklesmesine müsaade etmeyen, kötü seylere engel olan)


DÂR
(Zarar veren)


NÂFI'
(Fayda veren)


NÛR
(Nurlandiran, nur kaynagi)



HÂDÎ
(Yol gösteren, murada erdiren)


BEDÎ'
(Esi ve örnegi olmayan, sanatkarane yaratan)


BÂKÎ
(Varliginin sonu olmayan)


VÂRIS
(Varliginin sonu olmayan)


RESÎD
(Bütün isleri isabetli ve hedefine ulasici, irsad edici)


SABÛR
(Çok sabirli)


korkulerdiyari.tr.gg
ALLAH c.c En Güzel Isimleri

 
Veda hutbesi  
  Veda Hutbesi

Veda Hutbesi

Bismillahirrahmanirrahim

EY İNSANLAR!

Sözümü iyi dinleyiniz.Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi olarak bir daha birleşemeyeceğiz.

İNSANLAR!

Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur.


ASHABIM!

Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü her hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildiren kimse, burada bulunup da işitenden daha iyi anlıyarak muhafaza etmiş olur.


ASHABIM!

Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin. Faizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Lâkin borcunuzun aslını vermek gerektir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Allah'ın emriyle faizcilik artık yasaktır. Cahilliyetten kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım fâiz deAbdulmuttalib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir.

ASHABIM!

Cahilliyet devrinde güdülen kan dâvâları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib'in torunu (amcazadem) Rebia'nın kan davasıdır.


İNSANLAR!

Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden tesir ve hakimiyet kurmak gücünü ebedi suretle kaybetmiştir. Fakat siz; bu kaldırdığım şeyler dışında, küçük gördüğünüz işlerde ona uyarsanız bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız!

İNSANLAR!


Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzeridne hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki

hakkınız, onların, aile yuvasını, hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer razı olmadığınız herhangi bir kimseyi aile yuvanıza alırlarsa, onları hafifçe döğüp sakındırabilirsiniz. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, memleket göreneğine göre, her türlü yiyim ve giyimlerini temin etmenizdir.


MÜ'MİNLER!


Size bir emanet bırakıyorum ki ona sıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanet Allah Kitabı Kur'andır.

MÜ'MİNLER!

Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman müslümanın kardeşidir, böylece bütün müslümanlar kardeştir. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz başkasına helal değildir. Meğer ki gönül hoşluğu ile kendisine vermiş olsun...


ASHABIM!

Nefsinize zulmetmeyiniz. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır.

İNSANLAR!

Allah Teala her hak sahibine hakkını (Kur'an'da) vermiştir. Varise vasiyet etmeğe lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden için mahrumiyet vardır. Babasından başka bir soy iddia eden soysuz, yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan nankör, Allah'ın gazabına, meleklerin lanetine ve bütün müslümanların ilencine uğrasın! Cenab-ı Hak, bu gibi insanların ne tevbelerini, ne de adalet ve şahadetlerini kabul eder.

İNSANLAR!

Rabbiniz birdir. Babanız da birdir; hepiniz Âdem'in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır. Allah yanında en kıymetli olanınız, O'na en çok saygı göstereninizdir. Arabın Arap olmayana -Allah saygısı ölçüsünden başka- bir üstünlüğü yoktur.

İNSANLAR!

Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?

"-Allah'ın elçiliğini ifa ettin, vazifeni yerine getirdin, bize vasiyet ve öğütte bulundun diye şahadet ederiz." (Bunun üzerine Resûl-i Ekrem mübarek şahadet parmağını göğe doğru kaldırarak sonra da cemaat üzerine çevirip indirerek şöyle buyurdu.)

Şahid ol yâ Rab!

Şahid ol yâ Rab!

Şahid ol yâ Rab!

 
hergün bir hadis  
   
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol