KÖRKÜLERALPEREN Dostluğa açılan el

SELÂMÜNALEYKÜM ZİYARETÇİ

 
  ANA SAYFA
  KUR'AN-I KERİM
  PEYGAMBERİMİZ
  EHL-İ SÜNNET
  SÜNNET-İ SENİYYE EDEPTİR
  ALDANAN KİM ?
  NAMAZ
  NAMAZIN ÖNEMİ
  RESİMLİ NAMAZ HOCASI
  NAMAZI TERK ETMENIN BAHANELERI
  CENNETLE MÜJDELENEN SAHABELER
  MEZHEBLER
  EVLİYALAR(Dinle)
  A-Z EVLİYA HAYATLARI (Oku)
  ÖRTÜNME ÇAĞRISI
  AİLE VE EĞİTİM
  ADAB-I MUAŞERET
  BÜYÜK İSLAM İLMİHALİ
  İletişim
  Sık kullanılanlara ekle
  İSLAM TARİHİ
  ALPEREN'CE
  OSMANLI DEVLETİ
  TÜRK-İSLAM ÜLKÜSÜ
  TÜRKİYENİN TANITIMI
  İSLAM DÜNYASI İŞKAL ALTINDA
  => Çeçenistan
  => Filistin
  => Doğu Türkistan
  => Keşmir
  => Karabağ
Veda Hutbesi

NASİHAT

Oğul,
İnsanlar vardır,şafak vaktinde doğar Akşam ezanında ölürler. Avun oğlum avun, Güçlüsün,kuvvetlisin,akıllısın,kelamlısın Ama,bunları nerede,nasıl kullanacağını bilmezsen Öfken ve nefsin bir olup aklını yener, Sabah rüzgârlarında savrulur gidersin. Daima sabırlı,sebatlı ve iradene sahip olasın. Dünya senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmeyen gizemler,bilinmeyenler, Görülmeyenler, Ancak senin erdemlerinle Gün ışığına çıkacaklar. Ananı-atanı say.Bereket büyüklerle beraberdir. Bu dünya inancını kaybedersen Yeşilken çorak olur,çöllere dönersin. Açık sözlü ol. Her sözü üstüne alma,gördün söyleme,bildin bilme. Sevildiğin yere sık gidip gelme. Kalkar itibarın, muhabbet olmaz. Üç kişeye acı: Cahiller arasındaki alime, Zenginken fakir düşene, Hatırlı iken itibarını kaybedene. Unutmaki! Yüksekte yer tutanlar Aşağıdakiler kadar emniyette değildir.!

İMANLI ALPEREN GENÇLİK

Keşmir

Müslüman Kesmir Halki Yardim Bekliyor

Asya kitasindaki pek çok Müslüman halk gibi Kesmir halki da 20. yüzyilin ikinci yarisini çatismalarla ve savaslarla geçirdi. Kesmir'in yaklasik 50 yildir barisi, huzuru ve istikrari yasayamamasinin baslica nedeni ise isgalci Hindistan yönetiminin baskilariydi.
Kesmir altin, zümrüt ve yakut madenleri bakimindan dünyanin en önemli bölgelerinin basinda gelmektedir. Hindistan'in isgali altinda bulunan bölge, yüksek daglarin üstünde oldugu için tüm bölgeyi rahatlikla kontrolü altina alabilecek stratejik bir topraktir. Iste sahip oldugu bu stratejik önem ve yeralti zenginlikleri nedeniyle Kesmir, tarih boyunca pek çok ülkenin dikkatini çekmistir. Ancak Kesmir'in, bölge ülkelerinin bu kadar dikkatini çekmesinin en önemli nedeni Müslüman kimligidir.
Bagimsiz bir Islam devleti olmayi ya da Islami bir kimlige sahip Pakistan ile birlesmeyi hedefleyen Kesmir'e, ne yillardir bölgedeki Islam düsmani politikalarin mimari olan Hindistan yönetiminin ne de Rusya'nin ve Komünist Çin'in izin vermeye niyetleri yok gibi görünmektedir. Kesmir halkina yapilan ekonomik ambargolarin, siddet eylemlerinin, sebepsiz tutuklamalarin, iskencelerin temel nedeni de Kesmir halkinin Müslüman kimligidir. Söz konusu güçler, böylece hem ekonomik hem de siyasi açidan güçlü bir Islam devletinin olusmasini engellemeyi hedeflemektedirler. Ayni sekilde Müslüman Pakistan yönetiminin de ambargolar ve uluslararasi baskilarla Kesmir halkina destek vermesi engellenmek istenmektedir.

Kesmir Üzerinde Oynanan Oyunlar 

Hint Yarimadasi, II. Dünya Savasi'nin sonuna kadar Ingiliz egemenligi altindaydi. Ingiliz sömürgeciler alt kitayi terk ettiklerinde Hintli Müslümanlar Hindulardan ayri bir devlete sahip olmayi istediler ve Pakistan'i kurdular. Pakistan ve Hindistan arasinda nüfus mübadelesi yapildi; Hindistan sinirlari içinde yasayan çok sayida Müslüman Pakistan'a göç etti. Ancak nüfusunun ezici çogunlugu Müslümanlardan olusan Cammu/Kesmir eyaleti, Hint yönetiminin entrikalari ve Ingilizler'in de destegiyle Hindistan egemenliginde kaldi. O tarihten bu yana Kesmir halki Hint zulmü altinda yasadi.
Kesmirli Müslümanlar Hint yönetimine direnmek ve bagimsizliklarini kazanmak istediler. Buna karsin Hint güçleri tarafindan, ülkede 1947, 1965 ve 1971 yillarinda üç büyük katliam gerçeklestirildi. On binlerce Kesmirli Müslüman öldürüldü, 4.000'den fazla kadin iskenceye ve tecavüze ugradi. Islami bilincin engellenmesi için din egitimi veren okullar kapatildi. 

1990 yilindan sonra ise Kesmir'deki soykirim ve asimilasyon hareketi en acimasiz seklini aldi. Insanlar sebepsiz yere gözaltina alinip, iskence altinda öldürüldüler.
Evler kundaklandi, savunmasiz insanlara türlü baskilar uygulandi, gazete ve okullar kapatildi. Hint yönetimi sadece silahli saldirilara basvurmakla da yetinmedi. Tarim için kullanacagini açikladigi barajlari dahi Müslümanlara karsi iskence amaçli kullandi. Barajlari agzina kadar su doldurup, muson yagmurlari ile birlikte kapaklari birden açarak, bölgenin asagi kesimlerinde bulunan özgür Kesmir ve Pakistan'i sular altinda birakti. Bunlarin sonucunda binlerce insan hayatini yitirdi ve çok büyük maddi hasarlar oldu.
1993 yili Ekim ayinda Kesmir'in baskenti Sirinagar'da Hazratbal Camisi'ne karsi büyük bir saldiri  gerçeklestirildi.Hindistan makamlarinin, Müslümanlarin askeri karargahi olarak nitelendirdikleri Hazratbal Camisi yaklasik bir ay süre ile kusatildi. Kusatma sirasinda 100'den fazla insan öldürüldü. 300 masum insan tutuklandi. Kentin elektrik ve suyu kesildi. Kesmir'de, Hint yönetiminin sürdürdügü vahsetin yanisira bir de mülteci sorunu yasanmaktadir.
Asagida Kesmir'deki mülteci kamplarini ziyaret eden Kanal 7 muhabiri Sefer Turan'in aktardigi izlenimlere yer verilmistir. Yalnizca bu tasvirler dahi bir insanin vicdanini harekete geçirmek için yeterlidir. Söz konusu gazetecinin yazisinda, kamptaki hayat su sekilde tasvir edilmistir:

Ambor mülteci kampi 1990 yilinda Cammu Kesmir'den kaçan Kesmirliler için kurulmus. Hayat standartlari normalin çok çok altinda. Küçük küçük toprak evlere insanlar adeta tikismis. Girdigimiz tek odali bir evde bir tek yatak var. Kaç kisi kaldigini sordugumuzda aldigimiz cevap "9 kisi". Kampta toplam 1.110 kisiden olusan 214 aile yasiyor. Hayat standartlarinin çok düsük oldugunu görmek için topraktan yapilmis evlerden bir tanesine girmeniz yeterli. Evler genelde iki odali. Odalarda birkaç tane kullanilamayacak çanak çömlek. Bir veya iki tane yatak. Yataklara yatak demek için bin sahit gerekli. Kösede oturmus bir anne, kucaginda bebegi. Kimi zaman içerisinde tutusturulmus üç bes dal parçasinin bulundugu toprak ocakta kaynayan bir kazan. Etrafta kuru veya yas yiyecek adina hiçbir sey yok! Ama utandigimdan hiçbir kazanin kapagini açma cesareti bulamadim. Hangi çadira girdiysek ortada ne yiyecek adina ne yatacak adina hiçbir sey görmedik! Çadirlarin birinde ortada yerde küçük eski bir bez parçasi seriliydi. Belli ki yatak olarak kullaniliyordu. "Bu çadirda kaç kisi kaliyor?" diye sordugumda aldigim cevap "11 kisi" idi... Ve disarida yine tek tük kaynayan bir saç kazan!Yukarida verdigimiz örnek dünyanin dört bir yaninda yasanan mülteci dramlarindan sadece bir tanesidir. Filistin'deki milyonlarca mültecinin, Kosova Savasi sirasinda mülteci durumuna düsen bir milyona yakin Müslümanin, yine yüz binlerce Çeçen mültecinin yasam sartlari bundan çok daha kötüdür.
Iste tüm bu olaylarda, Allah'a iman eden vicdanli insanlarin çikarmalari gereken hikmetler vardir. Yeryüzündeki her olay insanlarin denenmesi için bir hikmet ve hayirla yaratilmaktadir. Inananlarin, yukarida anlattigimiz denemelerden çikarmalari gereken hikmet ise, Allah'in varligini ve Kuran ahlakinin güzelliklerini tüm dünyaya anlatmanin ne kadar önemli oldugu gerçegidir. Bu gerçek karsisinda yapmalari gereken ise, insanlari kötülükten men etme, onlara iyiligi emretme ve Allah'i inkar eden her türlü akima karsi fikri bir mücadele yürütme görevlerini yerine getirmektir. Bunun neticesinde Allah'tan korkan, güçlü vicdana sahip insanlar ortaya çikacak ve tüm zalimlikler birer birer ortadan kalkacaktir. Insanlara zulmedenler ise yaptiklarinin karsiligini hem dünyada hem de ahirette eksiksiz olarak alacaklardir. Allah bu gerçegi bir ayette su sekilde bildirir:
"Gerçekten Allah'a ve Resûlü'ne karsi (onlarin koyduklari sinirlari tanimayip kendileri sinir koymaya kalkismakla) baskaldiranlar, kendilerinden öncekilerin alçaltilmasi gibi alçaltilmislardir. Oysa biz apaçik ayetler indirdik. Kafirler için küçültücü bir azap vardir. Allah, hepsini diriltecegi gün, onlara neler yaptiklarini haber verecektir. Allah, onlari (yaptiklariyla bir bir) saymistir; onlar ise onu unutmuslardir. Allah, herseye sahid olandir. " (Mücadele Suresi, 5-6)
Bu mücadelenin temeli ise her türlü zulmün, çatismanin, kaosun altindan çikan dinsiz felsefeler ile yapilacak olan fikri mücadeledir. Barisi, uzlasmayi, sevgiyi, sefkati temel alan bu mücadele, insanlarin vicdanlarini harekete geçirecek ve mazlum insanlarin zulüm görmelerini engelleyecektir. Böyle bir mücadelenin varacagi sonucu ise Allah, Enbiya Suresi'nde bizlere söyle müjdelemistir:
"Hayir, biz hakki batilin üstüne firlatiriz, o da onun beynini darmadagin eder. Bir de bakarsin ki, o, yok olup gitmistir. (Allah'a karsi) Nitelendiregeldiklerinizden dolayi eyvahlar size." (Enbiya Suresi, 18)

Dünyanin Görmezlikten Geldigi Bir Zulüm
Hindistan'in Kesmir'de bu denli büyük bir baski politikasini elli yili askin bir süredir rahatlikla sürdürebilmesi, Bati'daki bazi çevrelerden aldigi açik ve kapali destegin bir sonucudur. Kesmir'deki Müslümanlar, Birlesmis Milletler'in hiçbir güvenilirligi olmayan kararlari sonucunda Hindularin baskici yönetimine terk edilmislerdir. Nüfusunun tamamina yakini Müslüman olan Kesmir'in, bagimsiz olma çabasi ve Pakistan'in buna verdigi hakli destek, Bati'nin haksiz politikasi ile baltalanmistir.
Bati ve özellikle de Amerikan medyasi Hindistan'in yanindadir. Dikkat edilirse, büyük Amerikan gazeteleri Kesmir'deki vahsete hemen hiç deginmezler. Degindiklerinde ise, bu haberi "Hindistan'a ait bir bölgedeki iç isyanin bastirilmasi" havasinda sunarlar. Örnegin New York Times, 22 Ocak 1990 tarihli sayisinda Pakistan'i Kesmir'deki "ayrilikçi" Müslüman gruplari destekleyerek "ülkedeki istikrari bozmak"la suçlayan bir yorum yayinlamis ve Pakistanlilarin büyük tepkisini almisti.Tüm Bati medyasinda bu tür yorumlara sik sik rastlamak mümkündür.
Son yillarda ise bölgedeki Hint yönetimi baski ve asimilasyonu siddetlendirmistir. Bir de hükümetin kontrol edemedigini söyledigi, oysa aralarindaki anlasmazligin "danisikli dövüs" seklinde oldugu herkesçe bilinen "fanatik Hindu örgütleri" vardir. Bu örgütler, Babür Sah Camisi katliaminda oldugu gibi, Kesmirli Müslümanlarin tamamen yok edilmesini hedeflemektedir.

Peki bu durumu nasil açiklayabiliriz? Acaba neden Amerika ve onun paralelindeki Birlesmis Milletler gibi Batili güçler Kesmir halkini Hindistan baskisi altinda birakmayi, Hint terörüne destek olmayi israrla sürdürmektedirler? Bu sorunun cevabi dünya üzerindeki pek çok ülkede ve uluslararasi örgütlerde mevcut olan Islam karsiti lobilerdir.
Sonuç olarak, Kesmirli Müslümanlar yarim yüzyildir yalnizca Hindistan'la, ya da radikal Hindu örgütleriyle degil, ayni zamanda bunlari perde arkasindan destekleyen Batili güçlerle de savasmaktadir.
Batili güçlerin olaya dahli, özellikle propaganda boyutunda ortaya çikmaktadir. Kesmirli Müslümanlara karsi uygulanan vahset feci boyutlardadir. Ancak tarih boyunca oldugu gibi, günümüzde de türlü propaganda yöntemleriyle Kesmir ve bölgesinde yasananlar, insanlara çok farkli sekilde aksettirilmektedir. Uygulanan zulümler, iskenceler, masum insanlara yapilan baskilar gizlenmekte, sonuçta tüm dünya olan bitenler karsisinda sessiz kalmaktadir. Insan haklari örgütlerinin hazirladiklari raporlar adeta yokmus gibi davranilmaktadir. Hint zulmüne karsi direnen, kendi topraklarinda baris içinde yasamak için mücadele veren Kesmirliler dünyaya radikal terörist gruplar olarak tanitilmaktadir. Basta da belirttigimiz gibi, Pakistan'in ise bu gruplari destekledigi, eger Pakistan'in telkin ve kiskirtmalari olmasa Kesmir ve Hindistan arasindaki sorunlarin kisa sürede asilacagi iddia edilmektedir. Bu nedenle de sorunlara neden olarak Müslüman Pakistan yönetimi gösterilmekte ve bu ülkelerin Batililar tarafindan güçlü bir sekilde baski altina alinmasinin sorunlari çözmede yardimci olacagi söylenmektedir.
Aslinda bu, söz konusu Islam karsiti lobilerin Kesmir üzerindeki politikalarinin yeni çizgisidir. Pakistan'in, ambargo ve terörist ülkeler listesine dahil edilme tehditleriyle ya da Batili ülkelerin yüklü kredilerini kesme dayatmalariyla Kesmir davasindan uzaklastirilmasi, yalniz kalan Islam topragi Kesmir'in de bir hamlede düsürülmesi demek olacaktir.
Oysa yarim asira yakin bir zamandir Hint zulmüyle karsi karsiya kalan Kesmir halkinin tek dilegi, dinlerini rahatça yasayabilecekleri, insanlarin sadece Müslüman olduklari için zulüm görmeyecekleri, çocuklarini baris ve güven içinde büyütebilecekleri bir topraga sahip olmaktir.Kesmirli Müslümanlarin bu en mesru haklarindan dahi yoksun birakilmalari, dahasi türlü iskencelere maruz kalmalari, dinsizlige karsi Islam'i güçlendirmenin ve vicdanli insanlari bilinçlendirmenin ne kadar acil ve önemli bir görev oldugunu bize bir kez daha göstermektedir.
Kuskusuz bu olaylar karsisinda vicdan sahibi insanlarin duyarsiz kalmasi, bunlari görmezlikten gelmesi mümkün degildir. Yasanan haksizliklarin gündemde tutulmasi, yeryüzünde huzurun, barisin ve adaletin ancak Kuran ahlakinin yasanmasi ile mümkün olacaginin tüm insanlara anlatilmasi günümüzde en önemli sorumluluklardan biridir. Ayrica inananlarin Allah'in yardimi ile müjdelenmesi, zalimlerin ise tevbe etmedikleri sürece karsilasacaklari son ile korkutulmalari da Müslümanlar için bir ibadettir. Bir ayette zalimler ile iman edenlerin alacaklari farkli karsilik söyle haber verilmistir:
"Süphesiz biz elçilerimize ve iman edenlere, dünya hayatinda ve sahitlerin duracaklari gün elbette yardim edecegiz. Zalimlere kendi mazeretlerinin hiçbir yarar saglamayacagi gün; lanet de onlarindir, yurdun en kötüsü de." (Mümin Suresi, 51-52)

 
   
Esma-ül Hüsna  
 


"O, yaratan, var eden, sekil veren Allah'tir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nun sanini yüceltmektedirler. O, galiptir, hikmet sahibidir.(Hasr-24)"


ALLAH
(Varligi zorunlu olan ve bütün övgülere layik bulunan zatin özel ve en kapsamli adi)


RAHMÂN
(Bagislayan, esirgeyen)


RAHÎM
(Aciyan, esirgeyen)


MELIK
(Görünen ve görünmeyen alemlerin sahibi)


KUDDÛS
(Her eksiklikten münezzeh)


SELÂM
(Esenlik veren)


MÜ'MIN
(Güven veren, vaadine güvenilen)


MÜHEYMIN
(Kainatin bütün islerini gözetip yöneten)


AZÎZ
(Yenilmeyen yegane galip)


CEBBÂR
(Iradesini her durumda yürüten, yaratilmislarin halini iyilestiren)


MÜTEKEBBIR
(Azamet ve yüceligini izhar eden))


HÂLIK
(Takdirine uygun bir sekilde yaratan)


BÂRI'
(Bir model olmaksizin canlilari yaratan)


MUSAVVIR
(Sekil ve özellik veren)


GAFFÂR
(Daima affeden, tekrarlanan günahlari bagislayan)


KAHHÂR
(Yenilmeyen, yegane galip)


VEHHÂB
(Karsilik beklemeden bol bol veren)


REZZÂK
((Bedenlerin ve ruhlarin gidasini yaratip veren)


FETTÂH
(Iyilik kapilarini açan, hakemlik yapan)


ALÎM
(Hakkiyla bilen)


KÂBID
(Rizki tutan, canlilarin ruhunu alan)


BÂSIT
(Rizki genisleten, ruhlari bedenlerine yayan)


HÂFID
(Alçaltan, zillete düsüren)


RÂFI'
(Yücelten, izzet ve seref veren)


MUIZ
(Yücelten, izzet ve seref veren)


MÜZIL
(Alçaltan, zillet veren)


SEMI'
(Isiten)


BASÎR
(Gören)


HAKEM
(Son hükmü veren)


ADL
(Mutlak adalet sahibi, asiriliga meyletmeyen)


LATÎF
(Yaratilmislarin ihtiyacini en ince noktasina kadar bilip sezilmez yollarla karsilayan)


HABÎR
(Her seyin iç yüzünden haberdar olan)


HALÎM
(Acele ile ve kizginlikla muamele etmeyen)


AZÎM
(Zatinin ve sifatlarinin mahiyeti anlasilamayacak kadar ulu)


GAFÛR
(Bütün günahlari bagislayan)


SEKÛR
(Az iyilige çok mükafat veren)


ALÎ
(Izzet, seref ve hükümranlik bakimindan en yüce, askin)


KEBÎR
(Zatinin ve sifatlarinin mahiyeti anlasilamayacak kadar ulu)


HAFÎZ
(Koruyup gözeten ve dengede tutan)


MUKÎT
(Bedenlerin ve ruhlarin gidasini yaratip veren, bilip gücü yeten ve koruyan)


HASÎB
(Kullarina yeten, onlari hesaba çeken)


CELÎL
(Azamet sahibi)


KERÎM
(Fazilet türlerinin hepsine sahip)


RAKÎB
(Gözetleyip kontrol eden)


MÜCÎB
(Dileklere karsilik veren)


VÂSI'
(Ilmi ve merhameti herseyi kusatan)


HAKÎM
(Bütün emirleri ve isleri yerli yerinde olan)


VEDÛD
(Çok seven, çok sevilen)


MECÎD
(Sanli, serefli)


BÂIS
(Ölümden sonra dirilten)


SEHÎD
(Her seyi gözlemis olarak bilen)


HAK
(Fiilen var olan, mevcudiyeti ve uluhiyyeti gerçek olan)


VEKÎL
(Güvenilip dayanilan)


KAVÎ
(Her seye gücü yeten, kudretli)


METÎN
(Her seye gücü yeten, kudretli)


VELÎ
(Yardimci ve dost)


HAMÎD
(Övülmeye layik)


MUHSÎ
(Her seyi tek tek ve bütün ayrintilariyla bilen)


MÜBDI'
(Ilkin yaratan)


MUÎD
(Tekrar yaratan)


MUHYÎ
(Can veren)


MÜMÎT
(Öldüren)


HAY
(Ebedi hayatta diri)


KAYYÛM
(Her seyin varligi kendisine bagli olup kainati idare eden)


VÂCID
(Diledigini diledigi zaman bulan bir müstagni)


MÂCID
(Sanli, serefli)


VÂHID
(Bölünüp parçalara ayrilmamasi ve benzerinin bulunmamasi anlaminda tek)


SAMED
(Arzu ve ihtiyaçlari sebebiyle herkesin yöneldigi ulular ulusu bir müstagni)


KÂDIR
(Her seye gücü yeten, kudretli)


MUKTEDIR
(Her seye gücü yeten, kudretli)


MUKADDIM
(Öne alan)


MUAHHIR
(Geriye birakan)


EVVEL
(Varliginin baslangici olmayan)


ÂHIR
(Varliginin sonu olmayan)


ZÂHIR
(Varligini ve birligini belgeleyen birçok delilin bulunmasi açisindan asikar)


BÂTIN
(Zatinin görülmesi ve mahiyetinin bilinmesi açisindan gizli)


VÂLÎ
(Kainata hakim olup onu yöneten)


MÜTEÂLÎ
(Izzet, seref ve hükümranlik bakimindan en yüce, askin)


BER
(Iyilik eden, vaadini yerine getiren)


TEVVÂB
(Kullarini tövbeye sevkeden ve tövbelerini kabul eden)


MÜNTAKIM
(Suçlulari cezalandiran)


AFÜV
(Hiçbir sorumluluk kalmayacak sekilde günahlari affeden)


RAÛF
(Sefkatli)


MÂLIKÜ'L-MÜLK
(Mülkün sahibi)


ZÜ'L-CELÂLI ve'l-IKRAM
(Azamet ve kerem sahibi)


MUKSIT
(Adaletle hükmeden)


CÂMI'
(Toplayip düzenleyen, kiyamet günü hesaba çekmek için mahlukati toplayan)


GANÎ
(Her seyden müstagni, kendi disinda her sey O'na muhtaç)


MUGNÎ
(Zenginlik verip tatmin eden)


MÂNI'
(Dilemedigi seyin gerçeklesmesine müsaade etmeyen, kötü seylere engel olan)


DÂR
(Zarar veren)


NÂFI'
(Fayda veren)


NÛR
(Nurlandiran, nur kaynagi)



HÂDÎ
(Yol gösteren, murada erdiren)


BEDÎ'
(Esi ve örnegi olmayan, sanatkarane yaratan)


BÂKÎ
(Varliginin sonu olmayan)


VÂRIS
(Varliginin sonu olmayan)


RESÎD
(Bütün isleri isabetli ve hedefine ulasici, irsad edici)


SABÛR
(Çok sabirli)


korkulerdiyari.tr.gg
ALLAH c.c En Güzel Isimleri

 
Veda hutbesi  
  Veda Hutbesi

Veda Hutbesi

Bismillahirrahmanirrahim

EY İNSANLAR!

Sözümü iyi dinleyiniz.Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi olarak bir daha birleşemeyeceğiz.

İNSANLAR!

Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur.


ASHABIM!

Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü her hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildiren kimse, burada bulunup da işitenden daha iyi anlıyarak muhafaza etmiş olur.


ASHABIM!

Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin. Faizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Lâkin borcunuzun aslını vermek gerektir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Allah'ın emriyle faizcilik artık yasaktır. Cahilliyetten kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım fâiz deAbdulmuttalib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir.

ASHABIM!

Cahilliyet devrinde güdülen kan dâvâları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib'in torunu (amcazadem) Rebia'nın kan davasıdır.


İNSANLAR!

Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden tesir ve hakimiyet kurmak gücünü ebedi suretle kaybetmiştir. Fakat siz; bu kaldırdığım şeyler dışında, küçük gördüğünüz işlerde ona uyarsanız bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız!

İNSANLAR!


Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzeridne hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki

hakkınız, onların, aile yuvasını, hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer razı olmadığınız herhangi bir kimseyi aile yuvanıza alırlarsa, onları hafifçe döğüp sakındırabilirsiniz. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, memleket göreneğine göre, her türlü yiyim ve giyimlerini temin etmenizdir.


MÜ'MİNLER!


Size bir emanet bırakıyorum ki ona sıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanet Allah Kitabı Kur'andır.

MÜ'MİNLER!

Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman müslümanın kardeşidir, böylece bütün müslümanlar kardeştir. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz başkasına helal değildir. Meğer ki gönül hoşluğu ile kendisine vermiş olsun...


ASHABIM!

Nefsinize zulmetmeyiniz. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır.

İNSANLAR!

Allah Teala her hak sahibine hakkını (Kur'an'da) vermiştir. Varise vasiyet etmeğe lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden için mahrumiyet vardır. Babasından başka bir soy iddia eden soysuz, yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan nankör, Allah'ın gazabına, meleklerin lanetine ve bütün müslümanların ilencine uğrasın! Cenab-ı Hak, bu gibi insanların ne tevbelerini, ne de adalet ve şahadetlerini kabul eder.

İNSANLAR!

Rabbiniz birdir. Babanız da birdir; hepiniz Âdem'in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır. Allah yanında en kıymetli olanınız, O'na en çok saygı göstereninizdir. Arabın Arap olmayana -Allah saygısı ölçüsünden başka- bir üstünlüğü yoktur.

İNSANLAR!

Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?

"-Allah'ın elçiliğini ifa ettin, vazifeni yerine getirdin, bize vasiyet ve öğütte bulundun diye şahadet ederiz." (Bunun üzerine Resûl-i Ekrem mübarek şahadet parmağını göğe doğru kaldırarak sonra da cemaat üzerine çevirip indirerek şöyle buyurdu.)

Şahid ol yâ Rab!

Şahid ol yâ Rab!

Şahid ol yâ Rab!

 
hergün bir hadis  
   
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol